CUMHURİYET'İN LİDER KADINLARI!

Pikolo Derneği olarak, 2014 yılından bu yana çocukları, kadınları ve risk grubunda bulunan diğer bireyleri topluma kazandırmak vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu doğrultuda çocuk, kadın, genç ve risk grubunda bulunan tüm bireylerin dezavantajlarını ortadan kaldırmak, eğitime erişimlerine destek olmak, sosyal ve ekonomik hayatta insana yakışır koşullarda yaşamlarını sürdürmek için çalışıyoruz.

2014 yılından bugüne dek toplam 23648 çocuğu tespit ederek, 20412 çocuğun eğitime yönlendirilmesine katkı sağladık. Tespit edip, eğitime yönlendirdiğimiz çocukların %52’lik bölümünü kız çocukları oluşturuyor ve tüm çocuklarının eğitime devamlılığının sağlanması için hassasiyetle çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Yine kurulduğumuz günden bugüne kadar 9648 aileyi tespit etmiş olup, eğitim ve kapasite güçlendirme faaliyetleri kapsamında 9635 aktivite gerçekleştirdik.

Gerçekleştirdiğimiz 46476 sosyo-kültürel, sanat ve spor aktivitesi ile çalışma riski altında bulunan çocukların kendilerini ve çevrelerini tanımalarına ve geleceğe umutla bakmalarına yardımcı olduk, olmaya devam ediyoruz.

Dağıtımını yaptığımı 79084 temel ihtiyaç seti ile çocukların/yetişkinlerin temel hijyen, kıyafet ve gıda gibi ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olduk.

23648
Tespit Edilen Çocuk Sayısı
20412
EĞİTİME YÖNLENDİRİLEN ÇOCUK SAYISI
9648
TESPİT EDİLEN AİLE SAYISI
2783
FARKINDALIK ARTIRICI AKTİVİTE SAYISI
2586
PSS/MHPSS AKTİVİTE SAYISI
9635
EĞİTİM ve KAPASİTE GÜÇLENDİRME FAALİYETLERİ
46476
SOSYO-KÜLTÜREL, SANAT ve SPOR AKTİVİTELERİ
79084
TEMEL İHTİYAÇ DESTEĞİ

Bizler de Cumhuriyet sayesinde elde ettikleri başarılar ile günümüz kız çocuklarına ilham olan kadınların hikayelerini, Cumhuriyetimizin 101. yılında sizlere ulaştırıyoruz.

101. yılını kutladığımız Cumhuriyetin kazanımlarına kadınlar açısından bakıyoruz. Toplumsal cinsiyet ve kadın hakları alanında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla, kadınların toplumsal hayata katkıları, kazanımları, güçlenmeleri ve başarılarını destekliyoruz.

İşte sizlere kısaca hikayelerini anlatmaya çalışacağımız “Cumhuriyet’in Lider Kadınları!”

Afife Jale, 1902 yılında Kadıköy’de dünyaya geldi. 10 Kasım 1918 günü Dârülbedâyi’ye öğrenci olarak katılan 5 kızdan biriydi. Okula birlikte katıldığı diğer 3 arkadaşı sahneye çıkamayacaklarını düşünerek tiyatroyu bırakmışlardı.

Refika adlı arkadaşıyla birlikte okula devam eden Afife Jale, 13 Nisan 1920’de prömiyeri yapılacak olan “Yamalar” adlı oyunda, “Emel” rolünü oynayacak yabancı oyuncunun ayrılması sebebiyle bu rolü oynamaya hak kazanmıştı.

22 Nisan 1920 gününde Kadıköy’de bulunan Apollon Tiyatrosu’nda “Emel” rolünü oynayarak sahneye çıkan ilk kadın tiyatro oyuncusu oldu.

Afife Jale’nin adının yaşatıldığı ve tiyatro eğitimi alan genç kadınları destekleyen bir vakıf hala günümüzde çalışmalarını sürdürmektedir.

*Dârülbedâyi: Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk konservatuvar.

Safiye Ali, 1894 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren edebiyat, müzik ve yabancı dillere olan ilgisiyle ön plana çıkmış, henüz 16 yaşındayken İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça ve İtalyanca konuşabilir duruma gelmişti.

Balkan Savaşlarıyla birlikte gündeme gelen hekim ihtiyacı ile birlikte Safiye Ali hekim olma konusunda kararını vermiştir. Fakat Osmanlı Devleti’nde kız öğrenciler tıp eğitimi veren okullara kabul edilmiyordu. Safiye Ali, dönemin Maârif Nazırı Ahmet Şükrü Bey’in sağladığı burs desteğiyle Almanya’da tıp eğitimini tamamlamıştır.

Mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönen Safiye Ali, anne-çocuk sağlığı alanında gönüllü olarak çalışmalarda bulunmuştur. Türkiye’de açılan tıp okulunda kadınlara tıp eğitimi veren ilk kadın öğretim üyesi olmuştur.

Safiye Ali, kadınların seçilme hakkı için de farklı kurumlarda gönüllülük çalışmaları gerçekleştirmiş ve Türkiye’nin kadın hakları mücadelesinde önemli rol oynayan insanlardan biri olmuştur.

*Maârif-i Umûmiye Nezâreti: Eğitim işlerinden sorumlu bakanlık.

Süreyya Ağaoğlu, 1903 yılında Azerbaycan’da dünyaya geldi. 1910 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göçen Süreyya Ağaoğlu’nun çocukluk ve gençlik yılları Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın dostları arasında geçmiştir. Çocukluğundan itibaren aile büyüklerine hukuk okumak istediğini söyleyen Süreyya Ağaoğlu, 1921 yılında Darülfünun Hukuk Fakültesi’ne başvurmuş, ancak okula kız öğrenci kabul edilmediği için başvurusu reddedilmiştir.

Yine kendisi gibi avukat olmak isteyen 3 arkadaşı ile birlikte azimle mücadelesini sürdüren Süreyya Ağaoğlu, fakültenin kız öğrencilere açılmasını sağlamıştır.

Süreyya Ağaoğlu hayatı boyunca kadın hakları için mücadele etmiş, kız çocuklarının eğitime kazandırılması için birçok dernekte aktif rol oynamıştır.

*Darülfünun Hukuk Fakültesi: İstanbul Üniversitesi

Remziye Hisar, 1902 yılında Üsküp’te dünyaya geldi. 1908 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a göçen Remziye Hisar, liseyi İstanbul Darülmuallimatı’nda okudu. Üniversite eğitimi Kimya bölümünde tamamladı ve ardından sınıf arkadaşlarıyla birlikte Bakü’ye giderek, öğretmenlik yaşantısına başladı.

Sorbonne Üniversitesi’nde kimya eğitimini sürdürdü. Tanınmış bilim insanlarından Marie Curie ve Paul Langevin’in öğrencisi oldu. Doktora öğrencisi olacağı zaman bursu kesildiğinde Türkiye’ye döndü ve İstanbul Erenköy Kız Lisesi’nde kimya öğretmeni olarak ders vermeye başladı. 1930 yılına kadar yaptığı çalışmaları anlatmak için mücadelesini sürdürdü ve tekrardan doktora bursuna hak kazanarak Paris’e, doktora eğitimini tamamlamaya gitti.

Eğitim mücadelesi için asla pes etmeyen Remziye Hisar, eğitim hakkının savunulmasına çok önem vermiş ve cumhuriyet tarihinin ilk kadın kimyageri olmuştur.

*İstanbul Darülmuallimatı: Kız Öğretmen Okulu

Semiha Berksoy, 1910 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Annesinin heykeltraş ve ressamlık yapması, babasının ise şairliğe olan merağı sayesinde sanata ilgi duymaya başlamıştır.

Sanata olan ilgisi ve yeteneği sayesinde 1928’de İstanbul Konservatuvarı’na girmeye hak kazandı. Semiha Berksoy, sahne sanatlarında gösterdiği başarılar sonucunda Berlin’de sanat ve eğitim hayatını sürdürmeye devam etti.

Türkiye’de yayınlanan ilk sesli filmde ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle sahnelenen ilk operada yer aldı. Semiha Berksoy, 1939 yılında Berlin operasında sergilenen  “Ariadne Auf Naxos”unda başrol “Ariadne” rolünü sergilemiş ve Batı Avrupa’da sahneye çıkan ilk Türk opera sanatçısı olma unvanını da kazanmıştır.

Eğitim hayatını sürdürdüğü dönemlerde aynı zamanda katiplik görevi yapan Bedriye Tahir Gökmen, havacılığa olan ilgisi nedeniyle aynı zamanda 1932 yılınca Vecihi Bey’in uçuş okulunda eğitim almaya karar vermişti.

Bu dönemde 12 erkek öğrenciyle birlikte eğitimini sürdürmüş, 1933 yılında brövesini almaya hak kazanmıştır.

Sabire Aydemir, 1910 yılında Kastamonu’da dünyaya geldi. 1933 yılında İstanbul Erenköy Kız Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite öğrenimini Tıp Fakültesi’nde sürdürmek istiyordu ancak o kadın öğrenciler üniversiteye yatılı olarak kabul edilmiyordu. Sabire Aydemir, hayvanlara olan sevgisi nedeniyle fikrini değiştirerek o yıl ilk defa kadın öğrencileri kabul eden Ankara Üniversitesi Veteriner Yüksekokulu’na kayıt yaptırdı ve öğrenimini bu okulda tamamladı.

Bir süre farklı laboratuvarlarda çalıştıktan sonra Veterinerlik Fakültesi’ne geri döndü ve burada çalışmayı sürdürdü.

TBMM tarafından 1984 yılında kendisine “İlk Kadın Veteriner Hekim” plaketi verilmiştir.

Fazıla Şevket Giz, 1903 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1922 yılında Amerikan Kız Koleji’nden mezun olan Fazıla Şevket Giz, yükseköğrenimini ise 1927 yılında Amerika Mount Holyoke Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra kısa bir süre araştırma görevlisi olarak çalıştı.

1927 yılında Türkiye’ye döndü ve Arnavutköy Kız Koleji’nde biyoloji öğretmenliği yapmaya başladı. 1929 yılında araştırma yazısı yayımlayan Fazıla Şevket Giz, Türkiye’de temel bilimler kategorisinde yazısı yayımlanan ilk kadın bilim insanı oldu.

1933 yılında gerçekleşen üniversite reformu sonrasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne hayvan doçenti olarak atandı.

1949 yılında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadın okuryazar oranının artırılması, kız çocuklarının okullaşma oranının yükseltilmesi, kadın istihdamının artırılmasını sağlamak amaçlarıyla Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin kurucuları arasında yer almıştır.

Kamile Şevki Mutlu, 1906 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1924 yılında İstanbul Kız Lisesi’ni, 1930 yılında da İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi’ni bitirdi.

1933 yılına kadar üniversitede asistan olarak çalıştıktan sonra Berlin Üniversitesi Patoloji Enstitüsü’ne gönderilir. 1935 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Patoloji Uzmanlığını alır ve 1945 yılına kadar Ankara Numune Hastanesi’nde görev yapmaya başlar.

Aynı yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji kürsüsüne profesör unvanı ile kurucu başkan olarak atanır. Türk tıbbının gelişmesi konusunda öncülük eden Kamile Şevki Mutlu, uzun yıllar boyunca bu branşta hizmet vermiş ve öğrencilerin yetiştirilmesine katkı sağlamıştır.

Kamile Şevki Mutlu, 1953 yılında Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakli için kurulan komiteye başkanlık etmiştir.

Cahide Sonku, 1919 yılında Yemen’de dünyaya geldi. Çocuk yaşlarda ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınmış ve ortaokul çağında sanatla tanışmıştır. 16 yaşındayken konservatuvar eğitimne başlamış ve akabinde çeşitli tiyatrolarda sahne almıştır.

Dönemin ünlü yönetmenlerinden Muhsin Ertuğrul ile birlikte çeşitli projelerde yer alan Cahide Sonku, 1950 yılında Sonku adını verdiği kendi film şirketini kurdu ve yönetmenliğe başladı.

Cahide Sonku Türk sinemasına yönetmen ve oyuncu olarak sayısız eserler kazandırmıştır. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kadın film yönetmeni ve ilk yıldız kadın oyuncusu olarak kabul edilen Cahide Sonku’nun anısına ödül verilmektedir.

Ayşe Afet İnan, 1908 yılında Makedonya’da dünyaya geldi. Çocuk yaşlarda ailesiyle birlikte Ankara’ya taşınmış ve sonrasında 1925 lise öğrenimini Bursa Kız Öğretmen Okulu’nda tamamlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı olan Ayşe Afet İnan, Atatürk ile bu tarihlerde okulunda verilen bir davette tanışmıştı.

1930 yılından itibaren kadın hakları üzerine çalışmalarını sürdürmüş, kadınların seçme ve seçilme hakları için çeşitli çalışmalarda yer almıştır.

1950’de profesör unvanını alan Ayşe Afet İnan, Cumhuriyet tarihinin ilk profesörlerinden ve ilk kadın tarih profesörüdür.

Jale İnan, 1914 yılında İstanbul’da müzeci bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Çocuk yaşlarından itibaren babasının mesleki gezilerine katılım gösterdi ve bu sayede arkeoloji ile tanışmış oldu.

1935-1943 yılları arasında Almanda’ya lisans ve lisansütü eğitimlerini tamamlamış ve Türkiye’ye dönmüştür. Ülkeye döndükten sonra çalışmalarını İstanbul Üniversitesi’nde sürdüren Jale İnan, 1963 yılında profesör unvanı alan ilk kadın arkeolog olmuştur.

Side, Perge, Kremna ve Seleukia antik kentlerinin ortaya çıkarılmasına emek vermiş ve kazılardan çıkarılan eserler ile müzelerine kurulmasını sağlamıştır.

Cumhuriyet döneminin ilk arkeoloğu olan Jale İnan eğitim ve bilime olan inancı, azmi ve kararlığıyla kendinden sonraki nesillere örnek olmuştur.

Fatma Selma Soysal, 1924 yılında Zonguldak’ta dünyaya geldi. Liseyi İstanbul’da okuduktan sonra 1941 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi bölümüne kaydoldu. Üniversitede Cahit Arf ve Kerim Erin gibi önemli isimlerden ders alma şansı yakaladı.

1945 yılında mezun oldu ve çeşitli araştırmalar yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa’da bulundu. 1967 yılında profesör unvanını alan ilk kadın matematikçi oldu.

Emekli olana kadar İstanbul Üniversitesi’nde çalışan Fatma Selma Soysal, Türkiye’de farklı üniversitelerde de dersler vererek kendisinden sonra yetişen nesiller için de örnek olmuştur.

Dilhan Eryurt, 1926 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Liseyi Ankara Kız Lisesi, üniversiteyi ise  İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik ve Astronomi Bölümü’nde okudu.

1953 yılında Michigan Üniversitesi’ne kabul edildi ve burada hem yüksek lisans hem de araştırma görevlisi olarak çalıştı.

Dilhan Eryurt NASA’daki başarılı çalışmalarından dolayı 1969 yılında Ay’a İniş Projesi kapsamında Apollo Ödülü, 1977 yılında da TÜBİTAK Bilim Ödülü ile onurlandırılmıştır.